Mer Restoran

Mer-haba diye başlamak istedim bu sefer. ‘Yine bir doğum günü, yeni bir mekan’ sloganıyla yola çıkan bendeniz, Balıkçılar(Balık Pazarı)’ın ordan içeri kıvrıldım, düz devam ettim ve Nevizade girişinin tam karşısında mekanımızı buldum. Her kata belirli aralıklarla dizilmiş elemanları ve hoşgeldinizleri atlatıp bizim ekibin yanına vardım, doğum gününü kutladım ve oturdum.

Mer Fransızca deniz demekmiş, yani mekanda deniz mahsulleri dediğimiz küçüklü büyüklü yaratıklar yeniyor… Ahtapot yedim mesela. Evet evet küçük bir kolunu/ayağını her neresiyse orasını yedim ve kendimi takdir ettim. Siz de bir gün ahtapot yerseniz kendinizi takdir edin. Burada yiyebilirsiniz mesela. İlk defa yediğim için karşılaştırma yapamadığımı unutmayın tabi. İsteyene et seçenekleri de var. Mezelerde de doğru seçimleri yaptığımızı düşünüyorum ki kavun bile güzeldi. Rakı zaten güzel… Bu paragrafı yemeklerde özel bir sorun görmediğimi belirterek bitireyim.

Müzik? Fasıl? İşte orda Mer’in diğer yüzüne geçiyoruz. Doğum günü ayarlanması faslında “Tamam abi, fasıl mı abi tabi abi” ama gel gelelim fasılcı abiler sadece katlara görünüp indiler ve çıktılar. Yani sinir bozucu bir ikiyüzlülük. Hani bizi geçtim ödev konusu olarak fasıl fotoğrafı çekmek için gelen arkadaş vardı, ona yazık oldu. Bunu etiketlerken fos-fasıl diye geçtim. Çünkü bir mekanda daha çakma bir fasıla denk geldim. İlerde o mekana da verip veriştirmeyi planlıyorum ve ona da aynısını etiketlemekten gurur duyacağım efendim. Sohbet ortamı güzel olduğu için çok dertlenmedik ama bari hoparlördeki sesi duysaydık! Tuvalette gayet net duyuluyordu da, Emel Sayını pisuvarda dinlemek… Bilemiyorum. Tuvalet temizdi ve el kurutmak için kağıt vardı diyerek konuyu kapatmaktan yanayım.

Ne kaldı? Tavan! Çapları 5 ila 10 cm değişen dalların 2-3 cm’lik dilimler halinde kesilip yanyana dizilmesinden oluşuyordu. Orta yerleri boş bırakıp yıldız, vb. şekiller yapmayı da unutmamışlar. İlgimi çektiği için yazmak istedim. Evet itiraf ediyorum mimarım.

Sitesi var mı bilmiyorum; ama hiç sanmıyorum. Başka… Hesap bölündüğünde 35 TL verdik. Grup iyi olduğu için de eğlendik, mekanın yüksek bir katkısı olmadı. Garsonları meraklıdır demiş miydim?

Şimdi aklıma gelen bir ayrıntı herhalde yeni ve ilk defa yazılan bir değerlendirme biçimi olacak. Sigara içen zavallılar için kattaki balkon bir kaçış noktasıydı. Yani alt kata inmekti, şuydu buydudan yırtıp 2 dak masadan kaçıp kaçıp içtiler. Camla çevrili olduğu için mekandan da pek kopmadılar. Kopmak isteyen sevişgenleri ayrı tutuyorum tabi. Sonuçta o camın bir tarafında ben vardım, diğer tarafında ‘action’. Yiğitcan bu durumlara bir isim takmıştı ama hatırlayamadım.

O da ordaydı. Şimdi mikrofonlarımızı mistiklale uzatıyoruz. Söz sende Yiğitcan?!

“Mutlu günler!” | mistiklal ekip
Hüseyin
Takip et!
4 comments to “Mer Restoran”
  1. Öncelikle durumun adı “bademcik ameliyatı” 🙂

    Yediğim tüm mezeler lezzetliydi diyebilirim. Rakının yeşil efe olması da bir güzellikti. Ahtapotu ben de ilk kez yedim (itiraf.com a döndü lan burası da) ama oldukça beğendim.

    Lakin mekanda fasıl olmaması büyük bir eksiydi benim için. Normalde bu sorun olmazdı, yani oraya sadece oturup meze tüketmeye-içmeye gitseydik. Lakin arkadaşımız günler öncesinden büyük bir hevesle ve fasıl beklentisiyle gidip anlaşmıştı adamlarla. Yoksa yok diyeceksin arkadaş, yoksa işletme olarak değerin benim gözümde sıfıra inecek kaçınılmaz olarak. Şimdi tamam gittik yedik-içtik güzel ama bir daha gider miyiz şüpheli biraz. İsterse dünyanın en kral meyhanesi olsun, dürüst olmak zorunda müşterilerine karşı.

  2. öncelikle mekanın sitesi olduğu belirtym ve iceleybilirsiniz.(http://www.beyoglumer.com/)

    yiğitcan bi centilmenlik yapıp sözü bana devretti.öncelikle ben de oradaki ekipten olduğumu belirtmek isterim.senin de bahsettiğin gibi hüseyin bi güzel yedik hele de o güveçte kaşarlı közlenmiş patlıcanı hepimiz sevdik sanırm.rakı da güzelmiş dediklerine göre:) neyse geçelim yediğimiz içitiğimizi benm ilgi alanıma giren kısmı FASIL! Doğum günleri özeldir.İnsanlar dostlarıyla geçirmek istedkleri güzel saatleri birer anı olarak saklamak isterler di mi. Bu seneki isteğimiz şöle güzel mezeler ,yemekler ve sohbet eşliğinde bi güzel oynayıp keyifleri iyice yerine getirmekti.Yemekler güzeldi, e sohbet zaten tartışmasız bi ekip olunca çok tatlıydı, peki ya Fasıl? Verilen sözü tutmamak bi eksiklikden öte bişiy sözü edilen mekan için.Her şeyin dörtdörtlk olması beklenirken yaşanan çok büyük bi hayal kırıklığı ve o sofrada çok büyük bi eksiklik.bi boy gösterip de bizi beğenmeyip! giden çalgıcılarla sonuçta anımızı istediğimiz gibi yazamadık. bu arada o tavanda ki yıldızlar benim de çok dikkatimi çekti. mimarız ya…..

  3. Bu bir dış kapı mandalı yorumudur;
    Çok gezip çok bildiğimden değil ama bu yazıyı okuyunca aklıma Victoria Meyhanesi geldi ve paylaşmadan edemedim. J’adore kafenin karşısında yada olivia geçidinde de diyebiliriz.. İçeri girdiğinizde mimar güzüyle bakın bakmayın mekandan etkilenmemeniz olanaksız çünkü bir ortaçağ sarnıcında buluyorsunuz kendinizi. Duvarda mekan sahiplerinin ilginç eski dönem fotoğrafları benim için ayrı bir tebessümdü. Ayrıntıya girmeden asıl söylemek istediğim fasıl açısından başarılı bir yer burası. Fasıldan ne anladığımıza göre de değişir gerçi ama, gürültülü patırtılı, araya bir iki tane arabesk şarkı sıkıştırılmamış olanından bahsediyorum ben. Bir ud ve bir kanun, bir de ud çalan amcamın mikrofon desteksiz çıplak sesi… 1 buçuk sene oldu gideli, değişiklik var mıdır, daha iyi midir/kötü müdür bilemeyeceğim ama ‘fasılcı abilerin’ dolaşacağı katlar olmadığından ve başınız ağrımadan kesintisiz fasıl keyfine varabilirsiniz diye düşünüyorum.

Bir yanıt yazın