Bilen bilir, Mistiklal’de kahve meseleleri benden sorulur! Peki diyeceksiniz sen burayı nasıl daha önce keşfedemedin?! Çok haklısınız ama mazeretim var Koç’luyum ben:). Üniversite hayatımı şehirden uzak geçirdiğimden, konu kahve olunca muhafazakârlığım tutuyor. Sadece hafta sonu kavuşabildiğim İstiklal’de bildiğim yere gitme takıntısı, beni Kronotrop’dan uzak tutmuş! Geç olsun güç olmasın diyorum tabi ki.
Kronotrop nerededir oradan başlayalım, Galatasaray’dan Tophane’ye doğru inen yokuş var ya işte onun üzerinde. Tam olarak tarif edersek; 45liğe gelmeden, Dai Pera’ya varmadan sol tarafta ufacık bir dükkân. Bu arada ben take away’den çok café tarzı bir yer bekliyordum (bu tamamen benim fantezimdi tabi ki yoksa zaten ‘‘takeaway coffee’’ olarak kendilerini güzelce anlatmışlar) ancak vardığımızda gördüm ki, mekân oturmaya çok müsait değil 4 kişi falan anca alır kahve barının önü öyle söyleyeyim. Fakat biz oturduk yine de:)
Kahveye gelince, söyleyecek tek bir şey var: mükemmel. Ben kahveyi ne sütle ne şekerle tükettiğimden, çekirdek benim için her şey demek oluyor. İçtiğim kahvenin, kokusu, tadı, sertliği ve aroması kesinlikle 10 üzerinden 10’u hak ediyor!
Barista mevzusuna gelirsek, internetteki yorumlardan anladığım sahibi Çağatay Bey’e bayılanlarda var gıcık olanlar da:) Henüz kendisiyle tanışmadık ancak okuduğum yorumlarda Seinfeld’den the Soup Nazi benzetmesi bile vardı siz düşünün durumu:))) artık the coffee nazi mi denir the barista nazi mi onu bilemem:)
Personelin genel olarak soğuk bir hali var bakın orası doğru, kaba demek istemiyorum yanlış anlaşılmasın sadece ekstra şirinlikler beklememekte fayda var. Fakat bu benim zaten hoşuma giden bir şey, “coffee snobs welcome” tavırları da zaten mekânın bakış açısını ve karakterini ortaya koyuyor. Bu arada kahveleri çekirdek olarak satın alıp evinizde kronotrop ile kahve keyfi yapmanız da mümkün! Kahveler güzel, fiyatlar makul, mekan şirin, kısacası Kronotrop’u ben kahve severim diyen herkes denemeli bence pişman olacaklarını hiç zannetmiyorum. Bir de temennimiz, böyle güzel butik kahve dükkanlarının İstanbul’da çoğalaması elbette. Böylece büyük kahve zincirlerinin tekelinden kurtulabilir kahve kültürü.
- André Manoukian Quartet @Fransız Sarayı Bahçesi/ 10 Temmuz 2015 - 4 Temmuz 2015
- “Onlar” İpek Duben @SALT Galata / 28 Nisan – 28 Haziran - 3 Mayıs 2015
- Tiyatro Alesta Nisan 2015 Programı - 2 Nisan 2015
 - https://mistiklal.com/2013/11/kronotrop/){kind=link}
Pingback: mistiklal.com | Mart Dosyası: Kahve Bahane Değil!