Epeydir değişimin kalbinde olan bir yer Taksim ve meydanı. Bu merkezi konum, onu diken üstünde bırakıyor senelerdir. İstiklal Caddesi’nin tarihten gelen; ama klasik Batı şehirlerindeki gibi bazen bunaltacak derecede ‘eski’ ve bugünle ilişki kurmayan atmosferine benzemeyecek kadar üst üste ve canlı bir yer olması bazılarınca yanlış okunuyor çünkü. Öyle müdaheleler yapılıyor ki, üst üstenin temelinde yani en altında olan o tarihi katman yakında kalmayacak ve geri getirmesi imkansız olan şey de o. Her ne kadar bazıları yıkılmış binayı tekrar yapmayı ‘geri getirmek’ sansa da…
Burada hiç bir siyasi partiyi tek suçlu ilan etmeyen hatta daha üst ölçekte sistemi de eleştiren birisi olarak sadece son dönem iktidarını sorumlu tutmuyorum. Çünkü Tarlabaşı Bulvarı da 130 küsür tescilli binanın yıkılmasıyla yapılmış sorunlu bir bulvar, hatta görünmeyen bir Berlin Duvarı; Tarlabaşı ile İstiklal arasında. Bunun gibi birçok yıkım ve tahribat yapılmış her dönemde. Gezi Parkında da olmuş bu. Kararlar hep yukardan gelmiş ve sorgulan-a-mamış.
Bu projede de rahatsız eden nokta bu. Rövanşist bir duygu ile kararları tek başına vermek isteyen bir yönetim daha Taksim’i değiştirmek istiyor. Öyle ki tonla beton harcanacak, yayalaştırma adına yollar-tüneller yapılacak ve onların giriş-çıkışları birer bıçak gibi kente saplanacak, ağaçlar kesilecek (hatta kesildi) ve boş-tanımsız bir meydan olacak. Bunun örneğini Beylikdüzü’ne yaptıkları battı-çıktının üstündeki tanımsız boşlukta görebilirsiniz. (bkz:görsel)
Doğru olan bu değiştirme niyetini herkese açmak ve katılımcı bir şekilde gerçekten sıkıntıları olan Taksim Meydanı’nı şahane, canlı ve modern bir yüze kavuşturmak. O yüzden Pazar günkü eylemin de sadece süreci durdurmak niyetiyle yapılmaması lazım. Çünkü bu sefer “biz bişeyler yapmak istedikçe onlar engelliyor” cümlesi çıkacak karşımıza ve çoğunluk hak verecek. Lütfen daha iyi yapmaya ve birlikte yapmaya teşvik yönünde bir eylem olsun. Yok dişe diş gideriz biz derseniz unutmayın güçlü olan kesim kazanacaktır.
Peki katılımcı çözüm nasıl olabilir? Sosyal bilimcisinden, kent bilimciye, mimara, oradaki esnafa, eylem yapanlara ve polislere, çevre bilimcilere, ulaşım uzmanlarına, turizmcilere ve bu önemli merkezi kullanan ya da ilgilendiren herkese davet gönderilmeli, görüşleri dinlenmeli. Sonra bir ya da birden fazla tasarım oluşturulmalı, yarışma açılmalı. Tekrar proje üzerinden görüşler alınıp ortak aklın onayı ile daha çok kişiyi mutlu eden bir proje uygulanmalı. Daha mantıklı değil mi?
Mesela sen, okuyucu, neyi değiştirmek isterdin? Senin Taksim Meydanı’nda ne eksik, ne kötü ya da ne olsa çok güzel olurdu? Lütfen görüşlerinizi yorum olarak paylaşın.
Mutlu günler,
14 Ekim Pazar, 14:00
- Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar – Biz Mektup Yazardık @İş Sanat / Son Gün 20 Haziran - 11 Mayıs 2015
- Köfteci Hüseyin - 10 Mayıs 2015
- Yüzyılların Yüz yılı @SALT Beyoğlu / 10 Mayıs Son - 11 Nisan 2015
Kaldırımlar genişletilsin, bisiklet yolları olsun, Taksim meydanı biraz yesillendirilsin, banklar konulsun isterdim:)